Ninova
Max STIRNER (1806-1856) Bebek10

Join the forum, it's quick and easy

Ninova
Max STIRNER (1806-1856) Bebek10
Ninova
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Max STIRNER (1806-1856)

Aşağa gitmek

Max STIRNER (1806-1856) Empty Max STIRNER (1806-1856)

Mesaj tarafından troypc Cuma Ara. 11, 2009 9:12 pm

Max STIRNER (1806-1856)

Bavyera'lı bir Alman olan Stirner, anarşizm adına en cesur söylemleri geliştirmesin karşın kendisi "utangaç, iradesiz, berbat bir küçük burjvaydı" (48) Yaşamını bir kız okulunda öğretmenlik yaparak kazandı, öğrenciliği esnasında Hegel'in derslerine katılmıştı. Müdavimi olduğu Berlin'deki Özgürler Kulübü'nde Engels ve Hegel'ci aydınlarla tartışmalara girmekte, yöneticileri arasında Kari Marx'ın da bulunduğu liberal eğilimli Rheinishe Zeitung'da makaleler yazmaktaydı.(49)
En önemli kitabı ise 1844 de basılan "Biricik İnsan ve Mülkiyeti" idi.
Stirner toplum, sınıf, ulus, imanlık gibi kavramların birer soyutlama olduğunu ileri sürerek, tek nesnel gerçeklik olarak kabul ettiği birey üzerinde yoğunlaştırdı düşüncelerini. Ona göre toplum, devlet, sınıf gibi baskı güçleri karşısında birey güçsüz düşer ve kendisine yabancılaşır. Bu yabancılaşma kavramım Hegel'den alan Stirner, bireysel anlamda bu kavramı en uç noktalarına dek taşır. Buna karşı birey, kendi bireyselliğinin bilincine varacağı bir iç başkaldırı ile mücadele etmelidir. Stirner, gerçek insanı silen hümanizme de karşı koyar. Öte yandan, sürekli devrim ve yaratıcılık halinde olan bireyin dinamizmim engelleyen kutsal ve statik devlet de onun karşıt olduğu temel yabancılaştırma kategorileri arasındadır. "Devletin tek amacı vardır" der: "Bireyi sınırlamak, baskı altına almak, kendine uyruk etmek, genel bir nesnenin buyruğu altında tutmak. Birey herşey olmadığı sürece Devlet varolabilir ancak." (50) Devlet, bir anlamda, bireysel bilincin sınırlanışının göstergelerinden biridir. Bu anlamda devlet bireysel yabancılaşmanın işaretlerini verir, açmazlarım gösterir.
Toplumsal hayatı zorunlu gören Stirner, doğal bir zorunluluk sonucu ortay a çıkan bu hayat tarzının, bir noktadan sonra bu zorunluluğu aşarak bireyler üzerinde ortaya çıkan soyut ve statik baskı mekanizmalarından birine dönüştüğünü söyler. Onun nazarında toplum, asla baskıcı ve statik olmayan, kenetlenmiş ve soyut bir örgü değil, seyyal ve geçici ilişkilerin doğuracağı beraberliklerin alanı olmalıdır. Bu tarz ilişki biçimini çağrışımcı beraberlik olarak niteler ve adeta dini bir hayat olarak öngörür. Bu ise kuralların dışardan gelmediği, tam tersine insan fıtratının sesinin egemen olduğu bir toplumsal hayat biçimidir.
Stirner, hümanizme (insancılık) de karşı koyar. Hümanizm, ideal insanın yaratılması adına gerçek insanın feda edümesi ve görmezlikten gelinmesidir. Bu tür bir idealize, ihsanın kendi benliğim ve bireysel bi-lincini kurmasını engelleyecek, idealize edilen gerçek dışı ben adına sonuçsuz bir girişimi başlatacaktır.
Toplumu bir yapıntı (kurgu) olarak kabul eden Stirner, bireyin iradesin! hiçe sayan ve onu ezip geçen bir toplumsal yapıya karşı çıkarken emeğin örgütlenmesine karşı koymaz. Bireyci bir düşünür olmasına rağmen kapitalizm ve liberalizme karşı çıkar.
Ona göre serbest rekabet rejiminde, yani liberalizmde birey sürekli birşeyleri elde etmeye şartlandırı-lır. O nedenle de aşağılatıcı bir maddeciliğin esiri olur. Emeğin Örgütlenmesi ise insana, kendi bireysel zevklerim gerçekleştirebileceği zaman ve imkanı kazandırır.(51)
Stirner, mutlak anlamda bireysel özgürlüğü, salt insan bedeninin imkan tanımayışı nedeniyle bir yapın-tı(kurgu) olarak görür. Önemli olan der, özgürleşmek değil, bireyselliğimizin mşası ve korunmasıdır. Çağn-şımcr beraberlik dahi, yapılan sözleşme gereği, bireysel özgürlükleri kısmüya uğratabilir. Ancak burada farklı olan bu kısıntıların toplumsal birer norm haline getirilmiş olmaması, geçici elması ve bireyin kendi özgürce fedekarlığından kaynaklanmasıdır. Stirner, bireysel bilinci güçlendirdiği açısından Özel riaülkiyeti de korur ve savunur. Paranın dolaşımına izin verir ancak para egemenliğim yadsır. Kari Marx, bu açıdan, Stirner'i eleştirir ve önün zaten içerisinde yaşamış olduğu burjuva toplumunun yeni bir yorumunu yaptığım ileri sürer. Yine bu yüzden ona Saint Max (Aziz Max) der.
Stirner, bireysel iradeyi ve dinanizmi engellediği açısından sosyalizmi de şiddetle yerer. Çna göre sosyalizmin bireye vadetükleri şeyler birer aldatmacadır. Bireyin gelişmesi ancak özgürlüğünün güvencede olması ile mümkünken, sosyalizm bunu önemsemez, tüm bireylikleri soyut bir ortaklaşacılığın evrensel eşitleşürmesine bağımlı tutar. Gerçek insanı soyut insan yaranna yokeder. Materyalist Alınan düşünür Feurbach ise Hıristiyanlığın özü adlı eserinde dini reddederken, hümanizm adına aynı insanı tanrılaştırır.
Marx da Feuarbach'dan etkilendiği ölçüde insanın bu tarz bir yücelülmesine katıldığı için eleştirilir Stirner tarafindan.
Marx'a göre ise, anarşizmin savunulmasının, yani insanın kendi özbilincinin mutlak anlamda egemen olduğu bir düşe kapılmasımn, ancak düşünürün kol işçiliğinden uzaklaşması ve bu tür bir sınıfla da ilişkisinin kesilmiş olması gerektiği düşüncesindedir. Bu ise, üretken güçlerin karşısına çıkarılmış yeni bir sınıftır. Marx'a göre Stirner salt bir ideologdur; Bir Alman küçük burjuvasıdır. Bireyi yok etmekle suçladıklamanın Ötesinde, asıl kendisi gerçek bireyi kurban etmektedir. Stirner, Marx'a göre yok olması kaçınılmaz burjuvazinin bir savunucusudur. Tüm kutsallaştırma suçlarma karşın da asıl o, benliği kutsallaştırmaktadır. (52)

(48) H.Arvon, a.g.e., sh. 37.
(49) Ana Britanica, c.20, sh. 58.
(50) H.Arvon, a.g.e., sh. 42-43.
(51) H.Arvon, a.g.e., sh. sh. 93.
(52) H.Arvon, a.g.e., sh.113.
troypc
troypc

Mesaj Sayısı : 2140
Kayıt tarihi : 26/11/09
Yaş : 34
Nerden : Ankara

http://ninova.eniyiforum.org

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz