Sergüzeşt - Samipaşazâde Sezai
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Sergüzeşt - Samipaşazâde Sezai
Sergüzeşt - Samipaşazâde Sezai
KİTABIN ÖZETİ:
Evinden ayrılıp bir gemi ile yurdundan uzaklaşan küçük kız, onun gibi
başka bir esir kız ile birlikte neresi olduğunu bilmediği bir yere
getirilmiştir. Bu kızı bundan sonra birçok sürprizler beklemektedir.
İlk olarak kız (henüz bir ismi yoktur), yaşlı fakat zengin bir kadını
yanına ona hizmet etmesi amacıyla satılmıştır. Küçük kız burada tam bir
esaret hayatı yaşamaktadır. Sürekli olarak buradan nasıl
kurtulabileceğinin planlarını yapmaktadır. Bu evin hanımının yanı sıra
hanıma hizmet etmekte olan başka bir kadın da kıza baskı yapmaktadır.
Bu durum kızı yıpratmakta, zaten bir umudu olmayan yaşamdan onu iyice
somutlamaktadır. Bir gün kız bu evden kaçmayı iyece kafasına taktığı
bir anda bir gece yarısı evden kaçar. Çevreyi pek tanımadığı için
saatlerce yürür fakat bir yerede yorgun bir şekilde yere yığılmaktan
başka çaresi yoktur. Yerde kaldığı bölgede bir evin bahçe kapısının
önüdür.
Sabah olunca evin hizmetlilerinden biri kızı farkeder ve onu içeri
almak için yaşlı ev sahibine danışır. Oda bunu çok olumlu bir şekilde
karşılar ve hemen yardım etmek niyetiyle onu yanına alır. İlk olarak
karnı doyurulur, güzel bir uyku çektirirlir. Daha sonra kız kendine
gelince ona neler olup bittiği sorulur. Oda analatır evin hanımı kızın
yaşadıklarını duyunca çok üzülür ve ona yardım edeceğini söyler,
kızdabuna çok sevinir. Evin hanımı ona sahibinden izin alacağını ve
artık kendi yanında kalacağını söyler. Bunun için hanımı kızın kaçtığı
eve gider. Ve onu yanına almak istediğini söyler. Fakat kadın bunu onur
meselesi yaparak kabul etmez. Bundan sonra kızda eski evine geridöner.
Bu olay kızı çok etkilemiştir. Çünkü daha önce kaçtığı eve tekrar
dönmüştür. Gider gitmez yine hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşmıştır.
Günler böyle geçip giderken birgün Mustafa bey evin sahibi birkaç yıl
önce işlediği bir hatadan dolayı bir çok borcu olmuştu ve bu borçları
ödemek için karısıyla tartışırdı. Birgün karısıyla beraber kızın
satılmasına kara veridler.
Kızın adı kaçtığı evde hanımın onu çok güzel bulması üzerine ‘dilber’
olarak koyulmuştu. Bundan sonrada ona ‘dilber’ olarak seslenilmeye
başlandı. Dilber kendisi hakkında satılması kararının alınmasından
sonra bir esirciye satıldı. Ve Dilber’in bütün hayatı bu yönde değişti.
Dilber bundan sonra belli bir süre esir hayatı yaşamıştır. Bu süre
içinde bir çok kendisi gibi esir hayatı yaşamış olan kız arkadaşları
olmuştur. Onların hayatlarını dinledikçe aslında kendi hayatının
okadarda kötü olmadığının farkına varmıştır. Daha nice insanların
kendisi gibi cefa çektiğini anlamıştır. Buradaki bir çok kızın çeşitli
meziyetleri vardır. Bir tanesi çok iyi bir şekilde ud çalmaktadır bu
yüzden çoğu yerden çağrılmaktadır. Dilber’de onun gibi ud çalabilmeyi
çok istemektedir.
Dilber’e bir gün bir talip çıkmıştır, ve Dilber’de o eve gitmek zorunda
kalmıştır zaten onun böyle bir şeyi isteyip istemediği pek önemli
değildir, önemli olan bir kaç kişinin işinin görülmesidir.
Dilber’in gittiği bu evde ona bir esir gibi değil, bir insan gibi
yaklaşılması onu çok etkilemiştir. Evde bir hanımefendi, onun kocası ve
onların tek oğlu olan Celal bey bulunmaktadır. Celal bey aynı zamanda
bir ressamdır. Yaptığı porrelerle ün kazanmıştır. Dilber’i evde görünce
o da çok şaşırmıştır. Çünkü Dilber’i Cleopatra’ya benzetmişti. Celal
bey yalnız yaşadığı için kız arkadaşı ya da sevgilisi yoktur. faKat
Dilber’I gördüğü andan itibaren içinde bir kıvılcım oluşmuştur. İlk
zamanlarda Dilber’de buna bir karşılık doğmamış fakaat günler geçtikçe
Dilber’de onaa karşı ilgi duymaya başlayacaktır. Celalbey Dilber’I boş
bulduğu zamanlarda odasına çağırıp onun resimlerini yapmaya
başlamıştır. Kimi zaman nü resimlerinide çalışır. Dilber’in bebeksi
vücudunu gördüğü zamanlarda daha önce hç yaşamadığı duyguları
tadıyordu. Ona her baktığında onun daha değişik bir güzelliğini
yakalıyordu. Günler geçtikçe Dilber zamanının büyük bir kısmını Celal
beyin yanında geçirmeye başlar. Böylelikle Celal beyin Dilber’e olan
aaşkı da diğer ev halkı tarafından da öğrenilir. Bu arada Celal bey
açıkça aşkını Dilber’e de belli etmeye başlar. Dilber bu olaya ilk
önceleri çok şaşırır. Çünkü böyle bir şeye asla imkan vermez. Bunun
nedeni de onun esir kız olmasıdır. Daha ssonraları Dilber de Celaal
beye karşılık vermeye başlar. Günler geçtikçe onlar aşklarını bariz bir
şekilde yaşarlar. Evin baahçesinde yıldızları seyrederler, beraber
gezerler. Fakat bu durum Celal beyin annesini olddukça rahatsız eder ve
buna akarşı bir önlem almak ister. Bu beraberliği bitirmek için Dilberi
Celal beyin evde olmadığı bir zamanda bir esirciye satar. Tabii
Dilber’in yapacak birşeyi yoktur. Celal bey daha sonra eve döner ve ilk
olarak Dilber’in nerede olduğunu sorar önce bunu öğrenemesede daha
sonra öğrenir fakat onu bütün aramalrına rağmen bulamaz. Bundan sonraki
bütün hayatı boyunca oda Dilber’de mutlu olamaz.
Bundan sonra ikiside hiç mutlu olmadığı gibi bu olay biçare dilberi
intihara kadar sürükler bu yaptıklarına Celal bey’in aileside çok
pişman olur ama yapabilecek bir şey yoktur.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Kitabın ana fikri evinden ayrılan bir insanın başına her zaman hertürlü
kötülüğün gelebileceği bunlardan kurtulma yolununda sadece kendi elinde
olduğu kimseden yardım alamayacağı tek başına kalacağı.
KİTABIN ÖZETİ:
Evinden ayrılıp bir gemi ile yurdundan uzaklaşan küçük kız, onun gibi
başka bir esir kız ile birlikte neresi olduğunu bilmediği bir yere
getirilmiştir. Bu kızı bundan sonra birçok sürprizler beklemektedir.
İlk olarak kız (henüz bir ismi yoktur), yaşlı fakat zengin bir kadını
yanına ona hizmet etmesi amacıyla satılmıştır. Küçük kız burada tam bir
esaret hayatı yaşamaktadır. Sürekli olarak buradan nasıl
kurtulabileceğinin planlarını yapmaktadır. Bu evin hanımının yanı sıra
hanıma hizmet etmekte olan başka bir kadın da kıza baskı yapmaktadır.
Bu durum kızı yıpratmakta, zaten bir umudu olmayan yaşamdan onu iyice
somutlamaktadır. Bir gün kız bu evden kaçmayı iyece kafasına taktığı
bir anda bir gece yarısı evden kaçar. Çevreyi pek tanımadığı için
saatlerce yürür fakat bir yerede yorgun bir şekilde yere yığılmaktan
başka çaresi yoktur. Yerde kaldığı bölgede bir evin bahçe kapısının
önüdür.
Sabah olunca evin hizmetlilerinden biri kızı farkeder ve onu içeri
almak için yaşlı ev sahibine danışır. Oda bunu çok olumlu bir şekilde
karşılar ve hemen yardım etmek niyetiyle onu yanına alır. İlk olarak
karnı doyurulur, güzel bir uyku çektirirlir. Daha sonra kız kendine
gelince ona neler olup bittiği sorulur. Oda analatır evin hanımı kızın
yaşadıklarını duyunca çok üzülür ve ona yardım edeceğini söyler,
kızdabuna çok sevinir. Evin hanımı ona sahibinden izin alacağını ve
artık kendi yanında kalacağını söyler. Bunun için hanımı kızın kaçtığı
eve gider. Ve onu yanına almak istediğini söyler. Fakat kadın bunu onur
meselesi yaparak kabul etmez. Bundan sonra kızda eski evine geridöner.
Bu olay kızı çok etkilemiştir. Çünkü daha önce kaçtığı eve tekrar
dönmüştür. Gider gitmez yine hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşmıştır.
Günler böyle geçip giderken birgün Mustafa bey evin sahibi birkaç yıl
önce işlediği bir hatadan dolayı bir çok borcu olmuştu ve bu borçları
ödemek için karısıyla tartışırdı. Birgün karısıyla beraber kızın
satılmasına kara veridler.
Kızın adı kaçtığı evde hanımın onu çok güzel bulması üzerine ‘dilber’
olarak koyulmuştu. Bundan sonrada ona ‘dilber’ olarak seslenilmeye
başlandı. Dilber kendisi hakkında satılması kararının alınmasından
sonra bir esirciye satıldı. Ve Dilber’in bütün hayatı bu yönde değişti.
Dilber bundan sonra belli bir süre esir hayatı yaşamıştır. Bu süre
içinde bir çok kendisi gibi esir hayatı yaşamış olan kız arkadaşları
olmuştur. Onların hayatlarını dinledikçe aslında kendi hayatının
okadarda kötü olmadığının farkına varmıştır. Daha nice insanların
kendisi gibi cefa çektiğini anlamıştır. Buradaki bir çok kızın çeşitli
meziyetleri vardır. Bir tanesi çok iyi bir şekilde ud çalmaktadır bu
yüzden çoğu yerden çağrılmaktadır. Dilber’de onun gibi ud çalabilmeyi
çok istemektedir.
Dilber’e bir gün bir talip çıkmıştır, ve Dilber’de o eve gitmek zorunda
kalmıştır zaten onun böyle bir şeyi isteyip istemediği pek önemli
değildir, önemli olan bir kaç kişinin işinin görülmesidir.
Dilber’in gittiği bu evde ona bir esir gibi değil, bir insan gibi
yaklaşılması onu çok etkilemiştir. Evde bir hanımefendi, onun kocası ve
onların tek oğlu olan Celal bey bulunmaktadır. Celal bey aynı zamanda
bir ressamdır. Yaptığı porrelerle ün kazanmıştır. Dilber’i evde görünce
o da çok şaşırmıştır. Çünkü Dilber’i Cleopatra’ya benzetmişti. Celal
bey yalnız yaşadığı için kız arkadaşı ya da sevgilisi yoktur. faKat
Dilber’I gördüğü andan itibaren içinde bir kıvılcım oluşmuştur. İlk
zamanlarda Dilber’de buna bir karşılık doğmamış fakaat günler geçtikçe
Dilber’de onaa karşı ilgi duymaya başlayacaktır. Celalbey Dilber’I boş
bulduğu zamanlarda odasına çağırıp onun resimlerini yapmaya
başlamıştır. Kimi zaman nü resimlerinide çalışır. Dilber’in bebeksi
vücudunu gördüğü zamanlarda daha önce hç yaşamadığı duyguları
tadıyordu. Ona her baktığında onun daha değişik bir güzelliğini
yakalıyordu. Günler geçtikçe Dilber zamanının büyük bir kısmını Celal
beyin yanında geçirmeye başlar. Böylelikle Celal beyin Dilber’e olan
aaşkı da diğer ev halkı tarafından da öğrenilir. Bu arada Celal bey
açıkça aşkını Dilber’e de belli etmeye başlar. Dilber bu olaya ilk
önceleri çok şaşırır. Çünkü böyle bir şeye asla imkan vermez. Bunun
nedeni de onun esir kız olmasıdır. Daha ssonraları Dilber de Celaal
beye karşılık vermeye başlar. Günler geçtikçe onlar aşklarını bariz bir
şekilde yaşarlar. Evin baahçesinde yıldızları seyrederler, beraber
gezerler. Fakat bu durum Celal beyin annesini olddukça rahatsız eder ve
buna akarşı bir önlem almak ister. Bu beraberliği bitirmek için Dilberi
Celal beyin evde olmadığı bir zamanda bir esirciye satar. Tabii
Dilber’in yapacak birşeyi yoktur. Celal bey daha sonra eve döner ve ilk
olarak Dilber’in nerede olduğunu sorar önce bunu öğrenemesede daha
sonra öğrenir fakat onu bütün aramalrına rağmen bulamaz. Bundan sonraki
bütün hayatı boyunca oda Dilber’de mutlu olamaz.
Bundan sonra ikiside hiç mutlu olmadığı gibi bu olay biçare dilberi
intihara kadar sürükler bu yaptıklarına Celal bey’in aileside çok
pişman olur ama yapabilecek bir şey yoktur.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Kitabın ana fikri evinden ayrılan bir insanın başına her zaman hertürlü
kötülüğün gelebileceği bunlardan kurtulma yolununda sadece kendi elinde
olduğu kimseden yardım alamayacağı tek başına kalacağı.
OneSecret- Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 18/12/09
Yaş : 31
Nerden : Austria/Vienna
Similar topics
» Sezai Karakoç-Şehrazat
» Ölüm Ve ÇerçeveLer-Sezai Karakoç
» Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine - Sezai Karakoç
» Ölüm Ve ÇerçeveLer-Sezai Karakoç
» Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine - Sezai Karakoç
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz