I. Konstantin
Ninova :: Site Hakkında :: Çöp
1 sayfadaki 1 sayfası
I. Konstantin
I. Konstantin
Doğumu ve "Tetrarşi Dönemi" [değiştir]
Günümüzde Sırbistan Cumhuriyeti içinde yer alan tarihte ise İlirya toprakları içerisinde yeralan Naissus'da (Niş) doğan I. Konstantin, sonradan imparatorluğa kadar yükselecek olan Romalı general Konstantius Chlorus'un oğlu olarak dünyaya geldi. 19 yaşında Nicomedia'da (İzmit) imparator Diokletian'un maiyetine giren Konstantin'in önü, babasının tetrarşiye (Dörtlü yönetim) girmesiyle açıldı. M.S. 305 yılında tetrarklardan Maximian'un çekilmesiyle I. Konstantin onun yerine geçti. Ertesi yıl babasının ölümü ve kendisine bağlı orduların desteği ile Augustus unvanını alarak yönetimini ilan etti.
I. Konstantin'in tüm Roma İmparatorluğu'nun tek hâkimi olması için tam 18 yıl geçmesi gerekecekti. İmparatorluk iddiasında bulunan tetrarklardan Maximian'un 320 yılında boğdurularak öldürülmesi, Galerius'un ise 310 yılında doğal nedenlerden ölümüyle birlikte, geriye bir tek Maxentius kalmıştı. 28 Ekim 312 tarihinde Roma kentinin hemen dışındaki Ponte Milvio Savaşı'nda Maxentius'un ordusunu bozguna uğrattı. Maxentius kaçmaya çalışırken Tiber Nehri'nde boğularak öldü. I. Constantinus artık Batı Roma'nın Augustus'u, Doğu'da güçsüz bir yönetim sergileyen Licinius ile birlikte iki imparatordan biridir.
Doğumu ve "Tetrarşi Dönemi" [değiştir]
Günümüzde Sırbistan Cumhuriyeti içinde yer alan tarihte ise İlirya toprakları içerisinde yeralan Naissus'da (Niş) doğan I. Konstantin, sonradan imparatorluğa kadar yükselecek olan Romalı general Konstantius Chlorus'un oğlu olarak dünyaya geldi. 19 yaşında Nicomedia'da (İzmit) imparator Diokletian'un maiyetine giren Konstantin'in önü, babasının tetrarşiye (Dörtlü yönetim) girmesiyle açıldı. M.S. 305 yılında tetrarklardan Maximian'un çekilmesiyle I. Konstantin onun yerine geçti. Ertesi yıl babasının ölümü ve kendisine bağlı orduların desteği ile Augustus unvanını alarak yönetimini ilan etti.
I. Konstantin'in tüm Roma İmparatorluğu'nun tek hâkimi olması için tam 18 yıl geçmesi gerekecekti. İmparatorluk iddiasında bulunan tetrarklardan Maximian'un 320 yılında boğdurularak öldürülmesi, Galerius'un ise 310 yılında doğal nedenlerden ölümüyle birlikte, geriye bir tek Maxentius kalmıştı. 28 Ekim 312 tarihinde Roma kentinin hemen dışındaki Ponte Milvio Savaşı'nda Maxentius'un ordusunu bozguna uğrattı. Maxentius kaçmaya çalışırken Tiber Nehri'nde boğularak öldü. I. Constantinus artık Batı Roma'nın Augustus'u, Doğu'da güçsüz bir yönetim sergileyen Licinius ile birlikte iki imparatordan biridir.
Augustus'luktan mutlak hakimiyete (312-324)
Augustus'luktan mutlak hakimiyete (312-324)
İmparatorluğun doğu kısmında yönetimini sürdüren Licinius, artık Batı Roma'nın imparatoru olan I. Konstantin'in kızkardeşi Flavia Julia Constantia ile evlenerek I. Konstantin ile kardeşlik bağı kurdu. Bu akrabalık ilişkisi bir yandan kendisine bir koruma sağlarken, öte yandan her iki imparatora diğerinin bölgesi üzerinde hak iddia etme şansını tanıyordu. İlk hamleyi yapan Licinius oldu. Licinius'un I. Konstantin'a yönelik bir komploya karıştığının anlaşılmasıyla (314), iç savaş çıktı. Konstantin'in orduları karşısında peşpeşe yenilgiler alan Licinius, son ve en ağır darbeyi Adrianapolis Savaşı'nda (Edirne) aldı. Byzantium (İstanbul) kentinin surları arkasına çekilen Licinius, donanmasıyla kuşatmayı yarmaya çalışsa da başarılı olmadı. Chrysopolis (Üsküdar) civarında yapılan savaşta (18 Eylül 324) I. Konstantin'e esir düşerek mücadeleyi kaybetti.
Çok iyi bir savaş taktisyeni olan I. Konstantin, acımasızlığıyla da ünlüydü. Licinius'un canını bağışlayacağı sözüne rağmen altı ay sonra en büyük rakibini boğdurarak ortadan kaldırdı. 324 yılında Licinius'un yenilgiye uğramasıyla birlikte, I. Konstantin için Roma İmparatorluğu'nun mutlak hâkimi olma yolu da açılmıştı.
İmparatorluğun doğu kısmında yönetimini sürdüren Licinius, artık Batı Roma'nın imparatoru olan I. Konstantin'in kızkardeşi Flavia Julia Constantia ile evlenerek I. Konstantin ile kardeşlik bağı kurdu. Bu akrabalık ilişkisi bir yandan kendisine bir koruma sağlarken, öte yandan her iki imparatora diğerinin bölgesi üzerinde hak iddia etme şansını tanıyordu. İlk hamleyi yapan Licinius oldu. Licinius'un I. Konstantin'a yönelik bir komploya karıştığının anlaşılmasıyla (314), iç savaş çıktı. Konstantin'in orduları karşısında peşpeşe yenilgiler alan Licinius, son ve en ağır darbeyi Adrianapolis Savaşı'nda (Edirne) aldı. Byzantium (İstanbul) kentinin surları arkasına çekilen Licinius, donanmasıyla kuşatmayı yarmaya çalışsa da başarılı olmadı. Chrysopolis (Üsküdar) civarında yapılan savaşta (18 Eylül 324) I. Konstantin'e esir düşerek mücadeleyi kaybetti.
Çok iyi bir savaş taktisyeni olan I. Konstantin, acımasızlığıyla da ünlüydü. Licinius'un canını bağışlayacağı sözüne rağmen altı ay sonra en büyük rakibini boğdurarak ortadan kaldırdı. 324 yılında Licinius'un yenilgiye uğramasıyla birlikte, I. Konstantin için Roma İmparatorluğu'nun mutlak hâkimi olma yolu da açılmıştı.
Konstantinopolis'in kuruluşu (330)
Konstantinopolis'in kuruluşu (330)
Licinius'un yenilmesiyle birlikte, I. Konstantin İskoçya'dan Kızıldeniz'e, Fas'tan Dicle Irmağı'na kadar uzanan büyük bir imparatorluğun tek hâkimi olmuştu. Ancak 4. yüzyıla gelindiğinde zenginliğin kaynağı Doğu'dan, Mısır ve Küçük Asya üzerinden yapılan ticaretten geliyordu. Efsanelere göre Megaralı Byzas tarafından M.Ö. 667 yılında kurulan Byzantium'un eşsiz konumu, I. Konstantin'in dikkatinden kaçmamıştı. Burası, Pontus Euxinus (Karadeniz) ve Asya'dan geçen ticaret yollarının büyük kısmını kontrol edebilecek bir noktaydı.
İmparatorluğun köhneleşmiş kurumları ve alışkanlıklarıyla Roma'dan yönetilmeye devam edemeyeceğini gören I. Konstantin, Byzantion'u imparatorluğun yeni başkenti olarak ilan etti (13 Mayıs 330). Kente "Yeni Roma" anlamına gelen Nova Roma adını veren I. Konstantin, Senato ve diğer tüm kurumları buraya taşıttı.
I. Konstantin'in ölümünden sonra (337) "ikinci kurucusunun" adıyla anılmaya başlanan ve Konstantinopolis adını alan kent; Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının yaklaşık 16 asır boyunca başkenti olma işlevini aralıksız sürdürdü.
Licinius'un yenilmesiyle birlikte, I. Konstantin İskoçya'dan Kızıldeniz'e, Fas'tan Dicle Irmağı'na kadar uzanan büyük bir imparatorluğun tek hâkimi olmuştu. Ancak 4. yüzyıla gelindiğinde zenginliğin kaynağı Doğu'dan, Mısır ve Küçük Asya üzerinden yapılan ticaretten geliyordu. Efsanelere göre Megaralı Byzas tarafından M.Ö. 667 yılında kurulan Byzantium'un eşsiz konumu, I. Konstantin'in dikkatinden kaçmamıştı. Burası, Pontus Euxinus (Karadeniz) ve Asya'dan geçen ticaret yollarının büyük kısmını kontrol edebilecek bir noktaydı.
İmparatorluğun köhneleşmiş kurumları ve alışkanlıklarıyla Roma'dan yönetilmeye devam edemeyeceğini gören I. Konstantin, Byzantion'u imparatorluğun yeni başkenti olarak ilan etti (13 Mayıs 330). Kente "Yeni Roma" anlamına gelen Nova Roma adını veren I. Konstantin, Senato ve diğer tüm kurumları buraya taşıttı.
I. Konstantin'in ölümünden sonra (337) "ikinci kurucusunun" adıyla anılmaya başlanan ve Konstantinopolis adını alan kent; Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının yaklaşık 16 asır boyunca başkenti olma işlevini aralıksız sürdürdü.
Geri: I. Konstantin
İmparatorluğun Hıristiyanlığa geçişi
Doğu Roma İmparatorluğu'nun kurucusu olarak bilinen I. Konstantin, imparatorluk sınırları içinde yaşayan Hıristiyanlara din özgürlüğü tanıması ve tüm imparatorluğun pagan inanç sistemini bu tek tanrılı yeni dine geçirmeye başlamasıyla tanınır. Bu tavrı nedeniyle Ortodoks kiliseleri tarafından "azizlik" mertebesine yükseltilerek kutsanan I. Konstantin'in aslında, imparatorluğun dört bir yanında yayılan bu dine karşı karşı durmanın yaratacağı gerginlikleri engellemek için bu yolu izlediği düşünülmektedir. Dönemi boyunca hem Roma'nın çok tanrılı inanç sistemine hem de yeni Hıristiyan dinine saygı gösteren I. Konstantin, sikkelerinde Apollon gibi Roma tanrılarına yer vermekten hatta kimi zaman kendisini "Güneş Tanrı" Sol Invictus şeklinde resmetmekten de kaçınmamıştır. Aynı dönemde paraların üzerinde Grek alfabesindeki Chi (X) ve Rho (P) harfleri ile erken dönem Hıristiyanlığın sembollerinden biri olan Labarum'a da yer vermiştir. Roma kaynaklarında, I. Konstantin'un hayatı boyunca Hıristiyan olmadığını, ölüm döşeğindeyken vaftiz edildiği söylenmektedir.
Doğu Roma İmparatorluğu'nun kurucusu olarak bilinen I. Konstantin, imparatorluk sınırları içinde yaşayan Hıristiyanlara din özgürlüğü tanıması ve tüm imparatorluğun pagan inanç sistemini bu tek tanrılı yeni dine geçirmeye başlamasıyla tanınır. Bu tavrı nedeniyle Ortodoks kiliseleri tarafından "azizlik" mertebesine yükseltilerek kutsanan I. Konstantin'in aslında, imparatorluğun dört bir yanında yayılan bu dine karşı karşı durmanın yaratacağı gerginlikleri engellemek için bu yolu izlediği düşünülmektedir. Dönemi boyunca hem Roma'nın çok tanrılı inanç sistemine hem de yeni Hıristiyan dinine saygı gösteren I. Konstantin, sikkelerinde Apollon gibi Roma tanrılarına yer vermekten hatta kimi zaman kendisini "Güneş Tanrı" Sol Invictus şeklinde resmetmekten de kaçınmamıştır. Aynı dönemde paraların üzerinde Grek alfabesindeki Chi (X) ve Rho (P) harfleri ile erken dönem Hıristiyanlığın sembollerinden biri olan Labarum'a da yer vermiştir. Roma kaynaklarında, I. Konstantin'un hayatı boyunca Hıristiyan olmadığını, ölüm döşeğindeyken vaftiz edildiği söylenmektedir.
Ninova :: Site Hakkında :: Çöp
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz