Ah Benim Yarım Aklım-Ayşe Bâli, Cüneyt Özdemir
1 sayfadaki 1 sayfası
Ah Benim Yarım Aklım-Ayşe Bâli, Cüneyt Özdemir
HAYALLERİME YETİŞEMİYORKEN... AH BENİM YARIM AKLIM ! aşk'la yazılmış bir AŞK kitabı...
Elime heyecanla alıyorum. Ortasından açıyorum. Önce sola, sonra sağa... Koskocam bir ağacın sonbahar fotoğrafı karşılıyor beni.
Üzerinde 'yapma n'olursun bana sonbaharı anlatmaya kalkma' yazıyor.
Bu benim 8. kitabım. Daha doğrusu Ayşe ile benim ilk kitabım.
Bu kitabı beraber yaptık. Yazdık değil 'yaptık' diyorum bakın.
Ben yaşadım,yaşadıklarımı yazdım... Ayşe biriktirdi ,çizdi , tasarladı..
Kitabın sayfalarını çeviriyorum.
Tamamen kendimi yabancılaştırarak yazıları okumaya, fotoğralara çizimlere acımasızca bakmaya çabalıyorum.
Oysa en az 50 defa okumuşumdur, şimdiden.
Metinler, anlatı ile şiir arasında denizin kıyıya vuran dalgaları gibi gidip geliyor. Çizimler, renkler duyarlı bir kadının elinden çıktığını ele veriyor. Bu hali ile biraz 'kız kitabı' gibi. Ama metinlerde zaman zaman sıkı küfürler var. Bu tür kitaplarda pek olmaması gereken türden sözler...
İnsana bir tuhaf geliyor.
Kimi para kazanmak için kitap yazar , kimi adını edebiyata kazıma umuduyla, kimi şöhret peşindedir ,kimi derdini anlatma.
Benim gibi televizyon gazeteciliğini profeesyonel hayatta yapan birisi için kitap yazmak daha çok anı defterine, kutularına özenle kaleme alınmış, tasarlanmış yaşanmışlık belgelerini kaldırmaya benziyor.
Gazetecilik ya da araştırmacılık dalında yazdığım kitapları elbette bu kutuların içine koymuyorum. Onlar benim mesleğime olan borçlarım. Olmazsa olmazlarım.
Ama işte kapağında karınca harfleri ile adımın, adlarımızın yazdığı ve son yıllarda işin içine tasarımcıların da karıştığı bu tür denemeler bana edebiyat dünyasında hayli kişisel mahcup maceralar gibi geliyor.
Geçtiğimiz yıl Bülent Erkmen rehberliğinde 16 sanatçı arkadaşımla FLU'yu çıkartırken çok zorlanmııştık. Türkiye'deki kültürel iklim, yayınevi politikaları , okur alışkanlıkları içerik veya tasarım kitaplarının basımı ve dağıtımına el vermiyordu. Yine de vazgeçmemiş, kapıları zorlamıştık. Kimileri yüzümüze kapanmış kimilerindense yaratıcılığımızdan ve fikirlerimizden ödün vererek FLU'yu Yapı Kredi Yayınlarından çıkartmıştık. Ben oldukça umutsuzluğa kapılmışken Bülent Erkmen'iin telkinleri sayesinde kitap okuyucu ile buluşmuştu.
Bu sefer aynı süreci yeniden yaşamaktansa acaba işe bir yayınevi mantığı ile bakabilir miyim diye düşünrek yola çıktım. Amacım tüm gazetecilerin emeklilik günlerinde bir bar ya da kafe açma hayali kurduğu bir ülkede bir gazeteci olarak küçük de olsa bir yayınevi sahibi olabilir miydim?
Türkiye'de yayıncılık sektöründe yıllarını veren isimlerle uzun sohbetler yaptım. Sektörde işlerin nasıl işlediğini görmek için büyük kitap dağıtımcıları ile görüştüm. Bununla da yetinmedim bu işler dünyada nasıl oluyor diye merak ettim ve FRANKFURT kitap fuarına gidip orada yayıncılarla , yayın dünyası ile buluştum. Gördüm ki bir yayınevi kurmak için ya iyi bir sermaye sahibi olacaksınız ya da sabetkar bir yayın emekçisi. Bir yandan bu kadar günlük koşturmacanın içinde bir yandan da dediklerimi yapmak zordu.
Yine de zor diye birşeyi yapmamak, bırakmak, denemeden vazgeçmek olmazdı.
Olmadı da...
"Ah benim yarım aklım!"daki metinler benim hayat döngümün iki yılını aldı. Yaşamdan damıttığım, biriktirdiğim, gözyaşlarımla , tebessümlerimle suladığım gönlümün meyveleri. Bu meyveleri dalından toplayıp bambaşka birşeye dönüştüren ise Ayşe BALİ.
Ayşe reklam kökenli bir tasarımcı . 'Ottoman Empire ' tişörtlerinin tüm tasarımı onun elinden çıkıyor. Reklam dünyasında Creative Direktör'ler içinde adı uluslararası ölçekte geçiyor. Burada kendisini daha fazla övüp mahcup etmek istemem. Ama sonuçta siz de (eğer) kitabı alırsanız göreceksiniz, bugüne kadar Türkiye'de benzeri yayınlanmamış bir kitap hazırladık.
Üstelik parasını verip kendi cebimizden bastırdık. Faruk ve Vedat Bayrak ise sağolsunlar ALFA yayınlarından kitabın dağıtımını karşılıksız yapıyorlar.
Bu kitabı ben 2006 yılına özgü yayıncılık dünyamızda yeni bir deneme olarak görüyorum. 40haramiler ise bizim kendi kendimize kurduğumuz yayınevinin adı. Henüz ticari değil romantik bir boyutta ilerliyor ileride ne olur bilemem bakın.
FRANKFURT kitap fuarında özellikle şunu fark ettim Türkiye yayıncılık konusunda Batı yayın dünyasının en az 10 yıl ggerisinden geliyor. Kitap dünyasında basımdan tasarım ve satım aşamasına kadar benim gördüğüm pek çok farklı yöntem henüz Türkiye'de denenmemiş durumda.
Yine de hayallerimin ilk adımlarını farklı oluşumlarda atmaya çabalıyorum. Yakında yazdığım kitapların hepsinin seslendirilmiş şeklini bu sitede bulabilecksiniz.
Aslında daha bir sürü yeni fikrim de var. Ama geçen gün gecenin bir yarısı uyanıp kendi kendime şöyle bir cümle ederken buldum.
Ben HAYALLERİME YETİŞEMİYORUM ne yazık ki.
Televizyon yayıncılığından, kitap yayıncılığına, şu deepnot'da gördüğünüz ya da göremediğiniz benim teknik ve maddi imkansızlıklar nedeni ile hayata geçiremediğim onca projeye kadar pek çok konuda
HAYALLERİME YETİŞEMİYORUM inanın.
Bunu çaresizlikle fısıldıyorum, moral bozukluğunu ertelemeye çalışarak.
Yine de 'ah benim yarım aklım' içime sindi.
Bakalım siz nasıl bulacaksınız.
Mahcup bir merak ile yorumlarınızı bekliyorum.
DyGu- Admin
- Mesaj Sayısı : 1414
Kayıt tarihi : 26/11/09
Yaş : 29
Nerden : Ankara
Similar topics
» Mavi yelekli yârim
» Mavi yelekli yârim
» Natıonal Geographic BALi: TANRILARIN BAŞYAPITI Türkçe Dublaj
» Yarım Kalan Aşk SaLvoLarı-Arif Orhan
» Çocuğumuz ve Biz - Ayşe Turla
» Mavi yelekli yârim
» Natıonal Geographic BALi: TANRILARIN BAŞYAPITI Türkçe Dublaj
» Yarım Kalan Aşk SaLvoLarı-Arif Orhan
» Çocuğumuz ve Biz - Ayşe Turla
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz